Uzak Morötesi Kamera

Uzak Morötesi Kamera

Uzak morötesi kameranın tarihine bakmadan önce morötesi ışınlar hakkında biraz bilgi sahibi olmak gerekir. Morötesi (ultraviyole - UV) ışınlar, mor renginin ötesinde ve görülebilir ışık kapsamının dışında, X-ray ışınlarına yakın bir yerde bulunurlar. Güneş tarafından üretilen bu ışınların canlılar üzerinde olumsuz etkileri vardır ve insanlar bu yüzden yaz aylarında güneşe çıkmadan önce güneş kremi sürerler. Ne şans ki morötesi ışınların büyük bir kısmı Dünya'nın atmosferi tarafından emilir.

Güneş dışındaki başka kaynaklardan gelen morötesi ışınlar, bize evren hakkında, özellikle de güneşten iki ila on kat daha sıcak olan yıldızlar hakkında, oldukça önemli bilgiler verir zira güneşten gelen morötesi ışınlar ile aramızda Dünya'nın atmosferi yer aldığından, bilim adamları bu ışınları kolaylıkla gözlemleyemiyorlardı. Ta ki 1960ların ortalarına gelindiğinde insanoğlu, Dünya'nın atmosferinden öte noktalara gitmeye başlayana dek...

Normal kameralar, gözle görülebilir ışık kapsamı dahilindeki ışıkları algılayabilirler. 11 Kasım 1969'da, 1939 doğumlu bir Astrofizikçi Doktor olan George Carruthers, "Özellikle kısa dalga boylarındaki elektromanyetik radyasyonu algılayan görsel dönüştürücüsü" adını verdiği bir aletin patentini üzerine aldı. Uzak morötesi kamera, 7.62 cm ölçülerinde ve 22 kg ağırlığında altın kaplama bir eklenti olup, insan gözünün algılayabileceği en düşük seviyede parlaklığa sahip bir yıldızdan yüz kat daha az parlak olan yıldızların fotoğrafını çekebiliyordu. Bu kamera 1972 yılında Apollo 16 ekibi ile birlikte gönderildi ve Ay'ın yüzeyine yerleştirildi. Ekip, bu sayede Dünya atmosferindeki hava kirliliği yoğunlaşmalarını incelemeyi hedefliyordu.  Kamera, 200'ün üzerinde fotoğraf çekerek, gökbilimcilerin 500'ün üzerinde yıldızı, bulutsuyu (nebula) ve galaksiyi incelemesini sağladı. Gökbilimciler, tüm bunların yanı sıra çekilen fotoğraflar sayesinde Dünya'nın daha önce kaydedilmemiş görüntülerine de ulaştı. Kamera, atmosferimizin en yüksek noktası olan iyonosfere odaklanarak, insanoğlunun neden olduğu hava kirliliği hakkında o güne kadar elde edilmemiş bilgilere ulaşabilmemizi sağladı.