Biyodizel

Biyodizel

Teknik olarak bitkisel veya hayvansal yağın mono-alkil esterleri olarak tarif edilen biyodizel, laboratuvarlarda petrol bazlı ürünleri daha az kullanma arayışında olan insanlar için yeni bir konsepttir ve halen alternatif yakıt kaynakları alanında önemli bir teknolojik gelişme olarak yer alır.

Biyodizel adı, 1892'de Rudolph Diesel'in icat ettiği bir motor türü olan dizel kelimesinden gelmektedir. Diesel ilk olarak 1900 yılında Paris Dünya Fuarı'nda buluşunu sergilemiştir. Beklenmedik bir şekilde bu dizel motoru aslında fıstık yağı kullanıyordu.

Bununla birlikte, 1937'de Brüksel Üniversitesi'nden bir Belçikalı bilim insanı olan G. Chavanne, "Bitkisel yağların yakıt olarak kullanımı için prosedür" başlıklı bir patent aldı. Patentte Chavanne, dizel yakıt olarak hurma yağının kullanımını açıklıyordu. Reaksiyona, alkoliz (aynı zamanda transesterifikasyon olarak da bilinir) adı verildi ve gliserol ile bir bitkisel yağ esteri veya biyodizel üretmek için bitkisel yağın etanol ile karıştırılmasını içerdi. Bilim insanları hala bunu biyodizel üretiminin ilk adımı olarak görüyorlar.

1942 tarihli bir raporda Chavanne tarafından hazırlanan ve 1938 yazında Brüksel ile Louvain arasında çalışan bir otobüs için özel olarak hazırlanan, hurma yağı etil esterlerinin yakıt kaynağı olarak kullanılması açıklanmıştır. Bu makale yakıtın kimyasal ve fiziksel özelliklerine odaklanmıştır. Hurma yağının bu şekilde kullanımının "tatmin edici" sonuçlar verdiğine dikkat çekilmiştir.

Bu çığır açan çalışma, yapıldığı tarihte her ne kadar yakıtın çevresel ve emisyon etkilerine odaklanarak yapılmamış olsa da, yenilenebilir, temiz ve verimli yakıt kaynakları arayışında olan bizler için belki de daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir önem arz ediyor. Gerçekten de, biyodizel, geleneksel petrol bazlı yakıtlara bağımlılığı azaltmanın bir yolu olarak görülmektedir.