Kano

Konu icat etmek olduğunda bazen zeki, karmaşık ya da son derecede ince ayrıntılara sahip bir şey icat etmeye gerek yoktur. Bazen en doğru olan şey, en basit olanıdır. İşte bugünkü icadımız olan kano, bunun en güzel örneklerinden birisidir. M.Ö. 7500lü yıllarda yaşayan insanlar, su üzerinde seyahat etme ihtiyacı hissettiler ancak o dönemde bot yapımında kullanılan materyallerin pek çoğu bu iş için elverişli değildi. Bunun üzerine halihazırda onların kullanımına hazır olan bir şeyi kullanmanın doğru olduğuna karar verdiler.

Ağaçtan yapılmış olan bir kano, en basitinden oyulmuş bir kütük parçasıdır. Büyük bir ağaç kütüğü yere yatırılır ve içi boşaltılırdı. Kano yapımı için gerekli olan tek şey, ağaç kütüğünün, içerisine en az bir insan girebilecek kadar büyük olması ve kütüğün çürük olmaması idi. Eğer bir ağaç kütüğü bu özelliklere sahipse, onu bir kanoya dönüştürmek mümkündü.

Bu tekneler metal araçların icadından önce yapıldığından insanlar, bu ağaçların içlerini ateş kullanarak boşaltıyor, ardından keser olarak bilinen uçları keskinleştirilmiş taşlar yardımı ile yanık ahşap parçalarını kazıyarak oyuyorlardı. Ardından su üzerinde sürtünmeyi azaltmak için bu kütüklerin uçları sivriltiliyordu.

İlk kano örneklerine Kuzey Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde yapılan kazılar ve arkeolojik çalışmalar sonucunda ulaşıldı. Kanoların icadından önce su üzerinde seyahat edebilmek, sadece yüzerek ya da suların sürüklediği ağaç dallarına tutunarak mümkündü.